23 Aralık 2012 Pazar
Keceden Yilbasi Agaci Susu Yapalim
Merak edip aldigim; ama bir turlu kullanacak bir yer bulamadigim rengarenk kecelerimle yilbasi agacima susler yaptim. Cok sirin oldular :)
12 Kasım 2012 Pazartesi
Kuymak
Universite yillarinda Karadeniz' li bir arkadasim bunu yogurtla yapardi. Adini da "yalanci kuymak koymustuk" Ogrenci evine yogurt almak, cecil peyniri almaya gore daha kolaydi cunku :) Bayila bayila yerdik. Gecenlerde "birsenin mutfagi" nda hakikisine rastladim. Denedim, harika oldu, mutlaka denemelisiniz, kahvaltilarda harika bir alternatif oluyor.
- 3 corba kasigi misir unu
- 3-4 corba kasigi tereyagi
- 1 cay bardagi su
- 1 avuc cecil peyniri
Yapilisi:
Tereyagini tavaya alip, rengi hafif kizarana kadar yakin. Icine misir ununu ilave edip, biraz daha kavurun. Su ve peyniri ekleyip, karistirarak peynirlerin erimesini saglayin. Puruzsuz bir kivam elde edene kadar, karistirarak pisirin.
Sutlac Yapalim ;)
Malzemeler:
(6 Kisilik)
- 4 su bardagi sut
- 2 su bardagi su
- 1/2 su bardagi pirinc
- 1/2 su bardagi seker
Yapilisi:
2 su bardagi su bir tencereye konulup, yikanmis pirinc ilave edilir. Suyunun yarisini cekene kadar kaynatilir. Ocaktan alinip agzi kapatilarak 20 dk kadar dinlendirilir. Dinlenip suyunu ceken pirincler, tahta kasikla cok az ezilir. 4 bardak soguk sut ilave edilip, kaynatilir. Kaynamaya basladiktan 10 dk sonra seker ilave edilir. Koyulasinca-puding kivamina gelince-ocaktan alinip, sicakken kaselere bosaltilir.
6 Kasım 2012 Salı
Nikahımız Oldu Bitti...Sıra Geldi Düğüne :)
İşte asıl heyecan şimdi başladı...
Hayatımın en önemli sorusuna, hayatımdaki en önemli cevabı verdim. Görkem Yıldırım' ı kendime bir ömür boyu eş olarak kabul ettim :)) Aslında o ana dair pek bir şey hatırlamıyorum nedense, nasıl evet dedim, Görkem ne dedi, hatta nikahtan sonra, nikah şahidime '' sana da birşey sordu mu memur'' diye sordum. Onlar da ''evet'' demiş; o kısmı da hatırlamıyorum :) Demek böyle bir şeymiş...
Aslında böyle hayal etmemiştim...Nikahımın, düğünüm başlamadan az önce kıyılması vardı hep hayalimde. Kır düğünümüzde, kırmızı halıdan geçerek alana giriyoruz, masamıza geçiyoruz, yer volkanları eşliğinde şenlik şamata ''evet'' diyoruz...Ardından ilk dans, konfetiler, uçan balonlar...Mevzu bahis benim tayinim olunca, mecburen hayallerimin dışına çıktık; ancak nikahımızın kıyıldığı salondan, nikah memurumuza kadar her şey harikaydı. Masamızda bembeyaz canlı çiçekler ve arkamızda masmavi bir deniz vardı. Gerçi ben o şaşkınlık ve heyecanla masanın diğer tarafına oturmakta ısrar edince neredeyse deniz manzarasından mahrum kalacaktım ama Allah' tan dominant nikah memuru ablamız beni hafiften paylayarak kendime getirdi :)) Nikahımız kıyıldı, ardından akşam, Bortes Restorant' ta yemek yenip, şarkılar söylenip, göbekler atıldı. Mini bir düğün, daha sonra yapılacak düğünümüzün bir provasıydı adeta. Her şey çok güzel, çoook güzeldi :)
Nikahımızı kıyıldı kıyılmasına da, işte asıl heyecan şimdi başladı...
İzmir' de her kır düğünü mekanı gezildi, her ayrıntısı didik didik edildi-Aşkım' ın bu konudaki başarısı göz ardı edilemez :)- ve sonunda Haziran 2013 için İzzet Garden' la anlaşma imzalandı, huzura erildi :)
Kına gecem hala muamma, stres içindeyim. Aklımızda bir yer olmakla birlikte netleşmedi ve kabusum olmaya devam ediyor...Kına gecemde ne giyeceğim??? Abiye? Kaftan? Her ikisi de??? Kına hediyeliklerim neler olacak??-öyle yaratıcı fikirler var ki, internette araştırdıkça hayran oldum- Çok geleneksel bir gece olmayacağı kanısındayım, ama tamamen bekarlığa veda partisi konseptinde de olmasın...Yani illaki oğlan halayı, illaki kına ve gözyaşı!! :)
Gelinliğim için erken mi bilmiyorum ama prenses modeli olması dışında kafamda hiç bir şey yok bu konuda... Endişeliyim :(
Düğün fotoğrafçısı konusunda da bir fikrim yok...Dış çekim mekanı Asansör olabilir; bizde anısı da var oranın...
Düğün gecesinde oturma düzeni nedense bilinçaltımda önemli bir yer işgal ediyor; zira tam 3 kez rüyamda gördüm :((
Gelin makyajı, gelin çiçeği, duvağım, ayakkabım, ilk dans müziği, belki bir kaç saatlik özel ders sonrası düğün dansı koreografisi, barkovizyon gösterisi için fotograf hazırlama...bla bla bla...
Benim bu kadar stresli, telaşlı ve meraklı olmam karşısında Görkem' imin aynı derecede rahat olması, sizce türleri gereği mi :(
Stresin de güzeli oluyormuş :) Güzel stresler içinde son 7 aya girdik, az mı kaldı ne :))
1 Kasım 2012 Perşembe
Nikah Sekerimi Kendim Yaptim
Nikah Şekerlerimi kendim hazırladım...
Bunun için küçük seramik kutular, beyaz kenarı yaldızlı raket tüller, minik beyaz çiçekler, beyaz organze kurdele ve badem şekeri kullandım.
Malzemelerini buradan aldım. Hatta isim etiketlerini bile düşük bir fiyata bu siteden temin edebilirsiniz. Ortaya şık bir nikah şekeri çıktı ve çoook beğenildi :)
27 Eylül 2012 Perşembe
Nikah Kurabiyelerim
19 Ekim 2012 tarihinde, Karsiyaka Nikah Sarayi' nda "Bayan Yildirim" olacagim :) Herhangi bir davetli olmadan kiyilacak olan nikahimin ardindan, aile arasinda yemekli, kucuk bir kutlama yapacagiz...
Mayis ayinda hayallerimdeki gibi bir kir dugunu yapmayi planliyoruz... O gune kadar "vay beni cagirmadin, vay efendim benim haberim yok" diye yaygara koparmamanizi rica eder, nikahta yapmayi planladigim kurabiyelerim icin, bu hafta annecigimin yillanmis kaliplariyla acemice yaptigim provalari sizlerle paylasmaktan mutluluk duyarim :))
Butik Bebek Kurabiyelerim
Herkes yapar da ben yapamaz miyim?? Buyrun butik bebek kurabiyelerim... Yakinda cok daha profesyonellerini yapiyor olacagim, zira bunlar cay bardagiyla kesildi :) Yeni kaliplarim gelince satisa da baslayacagim arkadaslar :))
Sevgileeer ;)
16 Eylül 2012 Pazar
Pazar Aktivitesi - Pamuk Kizima Elbise Diktim :)
Yasadigim 30.000 nufuslu koyden bozma ilcede haftasonu icin yapacak baska hicbir sey olmadigindan, yaklasik iki yildir, evde gecirmeye alistigim haftasonlari icin kendime ugraslar bulmaya devam ediyorum :) Bu pazar kizim Surup icin yeni bir elbise diktim. Sari, etekleri mor firfirli ve pati suslemeli cok sirin bir elbise...Hic dikis bilmeyen biri bile kolaylikla yapabilir, ben yapabildigime gore ;)
Nisan Pastam ve Kurabiyeciklerim
Nisan Pastaaaaam :)
Nisan Kurabiyeciklerim :)
Bu mukemmel ve lezzetli seyleri benim icin hazirlayan, buyuk gune yetistiren "Tatli Hayat-Gamze Ates' e " sonsuz tesekkurler...
Nisan Kurabiyeciklerim :)
Bu mukemmel ve lezzetli seyleri benim icin hazirlayan, buyuk gune yetistiren "Tatli Hayat-Gamze Ates' e " sonsuz tesekkurler...
İkinci Dikis Denemem-Kızımın Pembe Cicisi
Pamuk kizim Surup, bu tuyleri kesilmis halini hic sevmiyor, hatta utaniyor diye, bu resmi yayinlamamistim; ancak emege saygi degil mi? Bu marifetimi sizlere gostermesem olmaz :) Ikinci denemem, pembe puskullu elbise...Kollarini ve yakasini beyaz saten kurdele ile susledim ve bu sefer annemin nezareti olmadan diktim :) Nasil buldunuz?? :))
15 Eylül 2012 Cumartesi
NISANLANDIIIMMM :)
Yaaaas OTUUUUZZZ!!!... Galiba evde kaldim diye dusunmeye basladim; zira arkadaslarim evlenmekle kalmadi, ikinci cocugunu dogurdu... Universiteyi bitirecegim, iyi bir is bulacagim, terfi edecegim...vs. vs. Yaptim mi yaptim, evde kaldim mi??? Ramak kalmisken, direksiyon kirdim :))
30.Agustos.2012 gecesi sonunda, kucagimda bir sepet kirmizi gul ve kocaman bir sepet dolusu sekerleme, parmagimda iki cihanda da karsima cikabilecek en iyi, en mert, en durust ve en yakisikli erkege ait bir alyans ve tek tas var!
Mert erkegim, can bakislim, yureklim! Icime isleyen bakislarin, yuregimi isitan sozlerin, dunya dondukce benimle olsun! Seni benim karsima cikaran Allah' a sukurler olsun!
8 Eylül 2012 Cumartesi
Beni Hatirladin mi-Sophie Kinsella
Hirsli cadalozun teki amnezi geciriyor! :)
28 yasindaki Lexi, Londra' daki ozel bir hastanenin ciceklerle bezenmis odasinda gozlerini actiginda, duyduklarini gorduklerine inanamiyor. Ona gore 25 yasinda, carpik disli, buyuk bir sirketin alelade bir elemani...Oysa yil 2007, Lexi artik 28 yasinda, inci gibi disleri var, calistigi departmanin patronu olmus; ustelik milyoner ve yakisikli bir adamla evli :) Gecirdigi trafik kazasi neticesinde hayatinin son uc yilini hatirlamiyor...Kendini birden ruyalarini susleyen bir yasamin icinde buluyor. Lexi' nin yeni yasamina ayak uydurmaya calisirken yasadiklari oyle guzel ve akici anlatilmis ki, gulmekten kendinizi alamayarak, bir solukta okuyacaksiniz...Bir tarafta zengin ve yakisikli ama burnundan kil aldirmayan kocasi, diger tarafta sevgilisi oldugunu iddia eden ve kocasinin sag kolu yakisikli mimar jon...Entrika, heyecan, sirlarla dolu bir hayat. Isten eve dondugumde, koltuguma gomulup, bergamot aromali cayimi yudumlarken, kahkahalar atarak zevkle okudugum bu kitabi mutlaka okumanizi oneririm.
16 Ağustos 2012 Perşembe
Gaziantep' te Bir Butik Otel-Anadolu Evleri
Gaziantep' te butik otel arıyorsunuz...Şöyle eski Antep evlerinin tarihi büyüsü içinde, gezip görmeye gittiğiniz yerin kültürünü içinize çekebileceğiniz, sakin, huzurlu bir kaç gün!!...Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Zaten başlık sizi kendisine çekti bile, zira günlerdir Gaziantep' e yapacağınız kültür turu için, çılgınlar gibi araştırma yapıyorsunuz...Ben de şuan sizin yaptığınızı yaptım :) Uzun arayışlar ve bazı internet sitelerindeki olumlu yorumların neticesinde, hatırı sayılır bir ücret ödeyerek ''Anadolu Evleri'' nden rezervasyon yaptırdım.
Anadolu Evleri, 100 yaşından büyük, 4 evin, restore edilmesiyle oluşturulmuş. 10 oda ve 3 suiti var. Otel sahipleri Timur-Dila Schindel çifti. Otel yorumlarında çiftin ortaya çıkardıkları işten övgüyle bahsedilmiş...Resimlere, yorumlara kapılıp, sırtıma bohçamı vurup, düştüm yollara...Neler oldu, neler neler!!!... :))
Arabamı koyacak otopark yok; (çalışanlar aslında otoparklarının olduğunu ve yol yapım çalışmaları nedeniyle şuan kullanılmadığını söylediler) caddenin sonundaki otoparka ücretini bizzat ödeyerek arabamı bırakıyorum :) Topuklu ayakkabılarımla, yer yer çukur, berbat bir yoldan geçip otele varıyorum, daha o anda pişmanım!! Çalışanlar çok güler yüzlü, son derece yardımsever ve iyi insanlar; şimdi biraz rahatladım...Kocaman eski anahtarımı alıp, iki katlı suitime geçiyorum :) Yorucu bir iş günü ve boğucu sıcaktaki uzun yolculuğumun ardından, ılık bir duş almak üzere, bir kişinin zar zor sığacağı küçücük ve hiç hoşlanmadığım banyoya giriyorum; büyük ahşap kapısını kapatıp, arkasındaki kocaman demir sürgüyü çekiyorum veeeeee aaaaaaayyyy, İmdaaaaattttttt!!!! Allahtan henüz üzerimdeki çıkarmadım, zira çığlık çığlığa kendimi dışarı atıp, tüm otel görevlilerini başıma topluyorum...Bir kaç dakika sonra banyomun duvarındaki devasa hamam böceğini öldürmek üzere elinde bir süpürge ve faraşla otel görevlisi odamda operasyonda!! Yerlerinden fırlamış gözlerle kapıda operasyonun sonuçlanmasını bekliyorum. Zafer kazanmış edası ve attığım çığlıklara bıyık altından gülerek, cengaver otel görevlisi odamdan ayrılıyor...Tamam bana huzur yok bu gece, böceği düşündükçe kaşınıyorum, düşündükçe kaşınıyorum...Korka korka, her yeri iyice kolaçan ederek banyoya yeniden giriyorum. Lavabonun kenarinda pvc ile kaplanmış, kirli ve yer yer küflenmiş bir not : ''sayın misafirlerimiz, ani ısı değişimine karşı önce musluğun soğuk tarafını şöyle açıp, sonra böyle sıcak tarafını açıp bla bla bla...'' Yazılanları harfiyan uyguluyorum; ama rahat bir duş ne mümkün, bir haşlanıyorum, bir donuyorum...Artık saçım şampuandan tam olarak arındı mı bilmiyorum, kan ter içinde, buhardan önümü görmeden, tıkanıklık dolayısıyla küçük bir gölete dönüşmüş duş teknesinde terliklerimi yüzsünler diye bırakıp kendimi dışarı atıyorum!!! Oh beee, klima açık, oda serin, huzuuurr... :)
Televizyon seyretmek için karşısındaki eski, bordo berjere kuruluyorum. Bu arada yerler toz içinde çıplak ayaklarım yere değmemeli, bağdaş kuruyorum...Hay aksi!! Sadece kanal 7 var, televizyon çöp!! Odada bir su ısıtıcı, küçük bir sepetin içinde süzme çay ve nescafe var ama öyle eski püskü duruyorlar ki, içmeye korkuyorum...Neyse en iyisi uyuyup günün yorgunluğunu atayım; küçük, dar ahşap merdivenlerden çıkarak, üst kattaki kocaman yatağıma ulaşıyorum. Yine üzerinde pvc kaplı bir not!! Iııııııııyyyyyyy, sanki asırlardır insan eli değmemiş buna, tam bir parmak toz kaplı üzeri, tiksinerek, parmak ucumla aşağı iteliyorum; ne yazdığı umrumda değil; herhalde yatak kullanma talimatı değildir :) Veee çok şükür ki tek hijyenik şey olan sakız gibi bembeyaz çarşaflı yatağıma ve yumuşacık yastıklarıma gömülüp uykuya dalıyorum. Sabah güvercinlerin guuuuk guuuukkk sesleriyle uyanıyorum, işte buuu işte buuuu, doğal yaşam doğal doku bu :))
Küçük ahşap panjurları aralayıp, kocaman yeşil şemsiye kurulu avluya bakıyorum... Masa kahvaltı için hazırlanmış! Uzaktan küçük sürahidekinin süt olduğunu seçebiliyorum, diğerleri muamma...Ancak sorun şu ki, ben kahvaltımın 9 da hazır olmasını istemiştim şuan saat 11 ve üç saatir benim sevgili sütüm o masada Antep' in kavrucu sıcağında güneşleniyor. Söylediğim saatte kalkmadığım için suçlu ben miyim, yoksa sütü ben gelene kadar dolaba kaldırmayı akıl edemeyen otel personeli mi o konuda kararsızım...İçimden söylene söylene söylene kahvaltıya iniyorum. Niye içimden söyleniyorum da bronzlaşmış sütümle ilgili iki kelam etmiyorum bilmiyorum, galiba dilim bağlandı :) Masaki muammalar, bir kavonoz mısır gevreği, kocaman bir kaseye doldurulmuş kuru dut ve şimdi hatırlamadığım kuru başka birşey...Tek bir tane bile yemiyorum. Zira koca bir kasenin içine doldurulup her gelenin önüne konulup konulup kaldırılıyor gibi, midem kaldırmıyor!!...Yöresel bir kahvaltı hayal ederken, üniversitedeki yurt günlerim hatırlatan, beyaz tabaklar içinde, fabrikasyon tereyağı, reçel, üç saat önce doğrandığından buruşmuş domates ve salatalıkla karşılaşıyorum. Olleeeyyyy, tabakta en sevdiğim şeyi görüyorum, gözlerim pırıl pırıl :) Nutella böyle küçük paketlerde de mi satılıyor artık!! Harikaaa!!! Yine de bu berbat kahvaltıya kızamıyorum, personel öyle güler yüzlü, öyle saygılı ki, nedense üzülüyorum :(
Giyinmek uzere odama donuyorum...Kendimi Antep sokaklarina atmak icin hazirim. Az once banyoda basima taktigim bandanami son kez kontrol etmek uzere banyoya donuyoum. Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa, anneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee(annemin kulaklarini cinlatiorum), yardiiiiiimmmm ediiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiinnnn!!! Bir kac saniye icinde, aglayip bagirarak, yine odamin kapisindayim. Otel gorevlileri yanimda ne oldugunu anlamaya calisiyor; konusabilsem anlatacagim ama ne mumkun... fareeeee, klozetteeeeeeeee, simsiyah tuylu bir farreeeeeeeeeeeeeeeeee!!! Odama yeni bir taarruz basliyor, ben kapida aglayip titriyorum. Bir kac dakika sonra otel gorevlisi elinde siyah fare odadan cikiyor. Fareden sular suzuluyor yere ve aslinda otel gorevlisinin elinde tebessumle tasidigi siyah farenin, bandanamin siyah ponponu oldugunu cok gec anliyorum :) Bu yasadigim soku atlattiktan sonra, kendimi aglamaktan bitap dusmus sekilde Antep sokaklarina atiyorum. Kizgin gunes altinda, aklimda siyah fare (!) o muze senin , bu muze benim gunes batana kadar dolasiyorum. Cok sicak oldugundan, kaleye cikmayi baska bir Gaziantep ziyaretime erteleliyorum. Aksam yemegimi otele cok yakin olan Imam Cagdas Restorant' ta yiyip, kendimi, perili koske donusen odama atiyorum. Fare ve hamam bocegi kabuslariyla sabahi zor ediyorum. Kahvaltida yine bronzlasmis sut var ama umrumda degil, zira bugun otel gorevlileri yasadigim aksilikler yuzunden bana acimis olacaklar ki, omlet yapiyorlar, Ollleeeeeyyy :)
Calisanlarin misafirperver, guleryuzlu ve saygili ev sahipliginden hosnut, odami bir hamam bocegi ve ponpondan da olsa siyah bir fareyle paylasmis olmaktan mutevvellit, 30 yillik hayatimda dudagimda ilk kez cikan ucugumla huşu icinde otelden ayriliyorum :)
13 Ağustos 2012 Pazartesi
S*ktir Et - John C. Parkin
Kesinlikle ismiyle piyasanın nabzını tutabilme potansiyeli dışında tek bir şey dahi öğretmeyen, elimde sürüklene sürüklene zar zor bitirdiğim koca bir laf salatası...
Kitap hakkında paylaşabileceğim, altını çizdiğim tek bir cümle bile yok. Kitap iki kelimeden ibaret: ''S*ktir Et''... Yine de benim gibi, ismine kanıp alırsınız diye uyarayım dedim; benden söylemesi!!... :)
9 Ağustos 2012 Perşembe
Limonlu Cheesecake
Cheesecake' e bayılırım ve artık, çılgın mutfağımda kendim yapabiliyorum :) Bu tarifi mutlaka denemelisiniz, dışarıda yediklerinizden çok daha lezzetli olduğunu göreceksiniz.
Malzemeler:
Tabanı İçin
- 2 paket burçak bisküvi
- 80 gr tereyağı
- 400 gr. labne peynir
- 2 su bardağı yoğurt
- 4 adet yumurta
- 4 yemek kaşığı un
- 2 su bardağı toz şeker
- 1 paket vanilya
- 1 adet limon kabuğu rendesi
- 40 gr. tereyağı
- 1 adet yumurta
- 1 çay bardağı toz şeker
- 1/4 çay bardağı limon suyu
- biraz limon kabuğu rendesi
Ev Yapımı Naneli Limonata (Annecikomun Tarifi)
Annecikomun bu tarifi, sıcak ramazan günlerinde, iftar soframızın vazgeçilmezi oldu. Annemin geleneksel limonata tarifine, nane katkısı bana aittir :)
Malzemeler:
- 4 adet kalın kabuklu limon
- 2 su bardağı şeker
- 3 lt. su
- 1 avuç taze nane
Yapılışı:
Büyükçe bir kaba, limonların kabuklarını, rendenin kalın tarafıyla rendeleyin. Daha sonra kabuğu rendelenmiş limonları, 4-5 parçaya bölün. Şekeri, ince doğranmış naneyi ve 3 lt. suyun, bir su bardağını ekleyip elinizle iyice ovun. (şeker eriyene, dilimlenmiş limonların suyu çıkıp birbiriyle iyice özdeşleşene kadar)
Hazırladığınız karışımı 4-5 saat buzdolabında beklettin. Büyük bir süzgecin içine tülbent yerleştirin. Suyu azar azar ilave ederek limonatayı süzün.
Limon dilimleri ve buzla servis yapın.
10 Temmuz 2012 Salı
Aslında Giden Erkek Yoktur - Seda Diker
Yayınladığının ilk haftası 50.000 adet satan, ilk baskısını 2011 Aralık, ikinci baskısını 2012 Ocak ayında yapan kitap, ilginç adı ve iddialı önsözüyle, elinize alıp, evirip çevirdiğiniz anda sizi kendine hapsediyor. ''Dişi olmanın unutulan sırları'', ''Bereket Kadının Rahminden Doğar'', ''Gerçek Bir Kadın Çuval da Giyse Dişidir'' sloganları hangimizde ilgi uyandırmaz değil mi?
M.Ö 8000 yıllarındaki paylaşımcı, affedici,şefkatli, koruyucu, dönüştürücü anaerkil toplumun düzeninden başlayıp, Aryan Irkının getirdiği ataerkil toplum düzenine geçiş; Yahudilik, hristiyanlık ve islamiyetin sırasıyla nasıl ortaya çıktığı, toplum düzenine nasıl bir etki yaptığı yalın ve akıcı bir dille anlatılmış.
30 Haziran 2012 Cumartesi
Evde Hayvan Beslemek (Uzm. Dr. Anıl Yeşildal)
Evde Hayvan beslemekle ilgili Uzm. Dr. Anil Yesildal' in cok guzel bir yazisini paylasmak istiyorum...Isteyen beslesin, istemeyen beslemesin; ama lutfen artik evde hayvan besleyen insanlara bakis acimizi biraz degistirelim, at gozluklerimizi bir an olsun gozlerimizden cikaralim. Emin Olun biz de en az sizler kadar sagligimiz ve hijyenimizle alakadariz.
Evde hayvan beslemek deyince maalesef birçok ebeveynin tüyleri diken diken olur. Bunun düşüncesi bile onları acaip rahatsız eder. Bahaneleri hep hazırdır, pis, çocuğumun astım olmasına neden oluyor.
Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar, erken yaşta hayvanlarla temas eden çocuklarda ileride astım tarzı alerjik hastalıklara daha seyrek rastlandığını göstermiştir. O pis dediğimiz hayvanların özellikle de köpeklerin salyalarında çok bol miktarda antimikrobiyal madde mevcuttur. Tıp Fakültesinde Mikrobiyolojiden bir hocamın sözünü hiç unutmam. Hocamız demişti ki “Çocuklar kuduz olmadığı sürece bir köpeğin ısırığından korkmayın, insan ısırığı çok daha tehlikeli sonuçlar doğurur. Çünkü insanın ağzı mikrobik açıdan köpeğe göre çok daha pistir”. Evet özellikle de insanın ağzı içindeki oksijeni sevmeyen anaerob bakterilerin yaptığı yaralar çok daha ağırdır, ciddi komplikasyonlara yol açabilir ve zor iyileşir.
Sonuç olarak tuvalet alışkanlığı geliştirilmiş, aşıları tam, temizliğine ve tüy dökümüne dikkat edilen bir evcil hayvanın sağlık açısından hiçbir zararı yoktur ve olamaz. Geç yaşlarda hayvanla temas edip de direk bu hayvanlara alerjisi tespit edilen ve temas ettiğinde ciddi astım, rinit v.s belirtileri ortaya çıkan çocukları tabii ki bu gruba sokmuyoruz. Bu işin sağlık boyutu, bir de psikolojik yönden katkılarına bakalım.Hayvan besleyen bir çocuk sevmeyi, paylaşmayı ve sorumluluk almayı erken yaştan öğrenir. Hayvan seven bir çocuk ileride insanlara da zarar verebilecek bir kişilik asla gelişitiremez. Evde hayvan besleyen çocuklar yaşıtlarına göre çok daha kolay sosyalleşirler. Çünkü bu çocuklar hayvanlarla kurdukları sıcak ve sevecen iletişim sayesinde paylaşmayı sevmeyi kendilerine güvenmeyi dostluğu ve yardım etmeyi öğrenirler. Ayrıca bu çocuklar besledikleri bu hayvana yiyecek ve içecek verdikleri için ve sağlığıyla yakından ilgilendiklerinden sorumluluk duyguları da çok daha çabuk gelişir.
Tüm bu faydaları göz önüne aldığımızda çocukların bu tür isteklerinin engellenmek yerine, aksine teşvik edilmesinin gerektiği yadsınamaz bir gerçektir.
Kopek Elbisesi Boyle Dikilir- Ilk Dikis Deneyimim
Annem amator bir terzidir. Yillardir kendi sokugumu bile dikemedigim icin en azindan cok kiymet verdigi dikis makinesini kullanmayi ogrenmem konusunda basimin etini yer durur...Gecen yazimda bahsettigim, Surup' umun berbat veteriner macerasiyla kelaynaga donmesinden ve bu durumun kendisini iyiden iyiye rahatsiz etmesinin ardindan kizima bir elbise dikmeye karar verdim ve annecigimin sozune geldim. Aklimda bir suru fikir ve tasarim ucusmakla birlikte dikecek becerim olmadigindan kendi kendime kivraniyorum. ''Surup' a kiyafet dikecegim'' dedigimde, annemin yuzunun aldigi ifade gorulmeye deger. Makasim ve annemin ''Bu da senin dikis kutun olsun'' diyerek belki heveslenirim diye benim icin olusturdugu dikis kutumla sectigim kumasin onunde oturuyor ve bir cirpida, kesecegim yerleri isaretlemeden annemin dur, oyle olmaz demesine kalmadan kumasi tasarladigim gibi kesip biciyorum. Annem ''Ince dikisleri ben yapayim; sen yapamazsin'' dedikce ben daha cok galeyana geliyorum. Oldum olasi ''Yapamazsin'' kelimesi beni cildirtir, yapilmayani yapmaya, olmayani oldurmaya sartlandirir. Oraya buraya sactigim toplu ignelerin ayagima batmasiyla attigim cigliklar, annemin ''oyle degil boyle, ordan degil burdan'' seklinde sert mudahaleleriyle apartmani ayaga kaldirmamizin ardindan, ortaya annemin ve benim gozlerimize inanamadigimiz bir sonuc cikti. Annemin israrla ''Dogru soyle Dileeeek, ben sana daha once dikis dikmeyi ogrettim mi'' seklindeki sorusunu, yeminler ederek ''Hayiiiiiir'' diye yanitliyorum. Neyse, ortaya cikan sonuctan herkes memnun, en cok da Pamuk Kizim Surup...
27 Haziran 2012 Çarşamba
İncirli Kurabiye
Malzemeler:
- 1 paket margarin (250gr.)
- 1 adet yumurta
- 1 su bardağı şeker
- 1 çay bardağı çiçek yağı
- 1 tatlı kaşığı karbonat
- 1 tatlı kaşığı tarçın
- 12 adet kuru incir
- aldıgı kadar un
İncirleri yumuşayana kadar sıcak suda bekletin. Diğer tarafta, karıştırma kabında yumurta ve şekeri iyice çırpın. Sonra çiçek yağı, tarçın, oda ısısında yumuşatılmış margarini ilave edip karıştırın.ince ince doğranmış incirleri ekleyin. Son olarak ununu ekleyip, kulak memesi yumuşakliğinda bir hamur elde edin. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın. Önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişirin.
Elma Pastası (Apfelkuchen)
1970' li yıllarda Almanya' ya çalışmak için giden gurbetçi bir ailenin kızıyım...Annemin oradaki alman arkadaşlarından öğrenip, sıklıkla yaptığı bu tarifin orjinal adı apfelkucken. En sevdiğim, damak zevkime en iyi hitap eden, pastalardan biri olup, görüntüsü, kokusu ve lezzetiyle, mutfağınızı ve midenizi şenlendireceğine emin olabilirsiniz. Mutlaka denemelisiniz!!!
Malzemeler:
- 100 gr. tereyağı ya da margarin
- 125 gr şeker
- 3 adet yumurta
- bir çimdik tuz
- 1 paket vanilya
- 2 tatlı kaşığı kabartma tozu
- 3 yemek kaşığı süt
- 200 gr. un
- 3 adet elma
- pudra şekeri
Yapılışı:
Yumurta ve şekeri iyice çırpın. Oda sıcaklığında yumaşatılmış margarini ekleyin. Ardından diğer tüm malzemeyi ekleyip yağlanmış, düz kek kalıbına dökün.(katı bir hamur oluyor)
Elmaları soyup dörde bölün. Dış taraflarını bıçakla çizin. Çizilen yerler üste gelecek şekilde bastırmadan kek karışımının üzerine dizin.Önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişirin. Fırından çıkarıp, soğuyunca üzerine pudra şekeri serpin.
Köpeğim, Şurup' um, Kelaynağım
Henüz 6 aylık çok sevimli bir white terrierim var. Kendisi alımlı, çalımlı bir kız...Annemin ve artık bir daha kapısının önünden dahi geçmeyeceğim veterinerin ısrarı üzerine, kızım Şurup' un pamuk saçlarını kestirdim, bin pişmanım. Kızımın güzelliğinin zedelenmesini geçtim, psikolojisi çok yara aldı. Köpeği olmayanlar şaşırabilir ama inanın, 10 günde sonra saklandığı sandalye, kanepe altlarından yeni yeni çıkmaya başladı. Hele o yeşil boncuk gözeriyle, utangaç, mahçup ve üzgün bakışları bir daha asla gözümün önünden gitmeyecek. Üstelik tüylerinin kesilmesi sırasında, pembecik cildinin tahriş olup, günlerdir boynu bandajların içerisinde gezmesi de cabası. Veteriner hekim, yaz olduğundan ve bebeklik tüyleri olduğundan kesilmesinin faydalı olacağını söyledi, ancak ben tecrübelerimle söyleyebilirim ki, bu hassas dostlarımız gerçekten tüylerinin kesilmesine üzülüyorlar, kendilerini çıplak ve korunmasız hissediyorlar. Zaten evde beslediğimiz bu küçük köpecikler, tıpkı çocuklar ve yaşlılar gibi sıcak yaz günlerinin öğle saatlerinde dışarıda gezdirilmeyip, nispeten serin sabah ve akşam saatlerinde belki ince bir tshirt ile gezdirilerek, pekala güneşten daha az etkilenmeleri sağlanabilir. Kısacık olmamak kaydıyla, tüyleri kısaltılıp, düzeltilebilir; ama sakın kelaynağa döndürmeyin onları...
13 Haziran 2012 Çarşamba
Ah Şu Kısır Döngü
Belki güneşten yanmış, belki rüzgardan çatlamış ama illaki heyecandan terlemiş iki elin, tutku ile birleşmesi; birbirini tanımak, anlamak için gösterilen çaba, bir bakışın, bir gülüşün şifresini çözmek için denenen logaritmalar...
Her başlangıç, yeni çabalara gebe. Her başlangıç, bir nihayetin umudu aslında; bu kez teninle özdeş bir tene dokunuyor olmanın umudu. Gözlerine, dudaklarına, yüreğine, hayallerine eş...
Aranan donör bulunduğunda, İlaç kokulu, mavi çarşaflı, soğuk hastane yatağında hissedilen rahatlama...Bir süreliğine bulutlarda süzülme, bir süreliğine pembe, yumuşacık pamuk şekerlerine sarılma ve yine sonunda bulunanın aslında uygun donör olmadığının anlaşılması, çalışma masana geri dönüp, siyah kemik çerçeveli ağır gözlüğünü takıp, masa lambasının soğuk ışığında, iki bilinmeyenli denklemlerine gömülmek...
12 Haziran 2012 Salı
Hünkar Kayığı
Ev yemekleri yapan küçük bir lokantada yediğim bu yemegin lezzetine ve ismine bayılmıştım. Tarifini alamamistim; ama dun evde yapmayı denedim, hemen hemen aynı lezzetı yakaladığımı söyleyebilirim. Siz de benim gibi sebzeleri çok seviyor; ama evde eşinize ya da çocugunuza yediremiyorsanız,
onlara sebze yedirmenin guzel bir yolu bu yemek...
(2 Kişilik)
- 2 adet büyükçe kabak
- 1 adet bonfile tavuk göğsü
- 1 adet orta boy soğan
- zeytinyağı
- karabiber
- kırmızı biber
- tuz
11 Haziran 2012 Pazartesi
Mantarli Tavuklu Krep Borek
Malzemeler:
Besamel Sos icin:
- 2 yemek kasigi un (tepeleme)
- 2 yemek kasigi tereyegi veya margarin
- 1,5 su bardagi sut
- biraz tuz
Seftali Pureli Muhallebi
Yaz meyvelerinin hepsine bayiliyorum. Seftaliye, ozellikle de seftali marmeladina... Seftali puresiyle suslenen bu sutlu tatliyi, cok seveceksiniz, tadi gercekten bir harika ve buram buram seftali kokuyor. Misafirleriniz icin de hos bir ikram olacak...
Malzemeler:
Uzeri Icin:
- 3 adet seftali
- 1 su bardagi toz seker
- 2 cay bardagi un
- 2 cay bardagi toz seker
- 1 paket vanilya
- 1 su bardagi su
- 5 su bardagi sut
- 100 gr. margarin
Yapilisi:
Seftalileri soyup, rendeleyin. Uzerine toz seker ekleyip, karistirin. Kisik ateste pureyi yaklasik 7-8 dk. kaynatip, ocagin altini kapatin. Sogumasi icin buzdolabinda bekletin.
Muhallebi icin, un ile toz sekeri tencereye koyup, karistirin. Su ekleyerek unu ezin. Uzerine sut, vanilya, margarin ilave edip, kisik ateste karistirarak, koyulasana kadar pisirin. Kaynamaya basladiktan 2 dk. sonra atesten alin. Bir kek kalibini once suyla islatin ve muhallebiyi koyup, sogumasi icin buzdolabinda 2 saat bekletin. Servis yaparken, muhallebiyi sallayarak ters cevirin, uzerine seftali puresini dokup, servise sunun.
Zeytinyagli Yaprak Sarmasi ve Kuru Biber Dolmasi (Annecikomun Tarifi)
Annelerimizin yaptigi sarma ve dolmalarin tadina doyum olmaz. Her nerede yersek yiyelim, annelerimizin yaptigi, kalem gibi sarilmis sarmalarin yerini hicbirisi tutamaz.
Iste benim annecikomun tombalak ellerinden cikan sarma ve dolmalarin tarifi...
Malzemeler:
- 1 su bardagi pirinc
- 1 adet orta boy sogan
- 50 adet asma yapragi
- 10 adet kuru biber
- 4 adet kuru domates(yoksa taze de olabilir)
- 1/2 cay bardagi zeytinyagi
- 1 yemek kasigi domates ya da biber salcasi
- 1/2 demet maydonoz
- 4 dal nane
- 1 tatli kasigi tane sumak
- 1/2 tatli kasigi kuru nane
- 1/2 tatli kasigi kekik
- 1 cay kasigi karabiber
- tuz
10 Haziran 2012 Pazar
Yigit' imin Dis Bugdayi
Calisma arkadaslarimdan birinin oglu, tombul sosisim Yigit'imin dis cikarmasini kutlamak uzere, bizim evde toplandik. Bu yorede "dis hedigi" deniyormus bu kutlamaya. Bebeklerin ilk cikan disinin haslanmis bugdayla kutlandigi bu hos gelenegi, ilk kez universiteyi okudugum Isparta' da gormustum.
Turk gelenek ve gorenekleri, oyle zengin, oyle guzel ki, atalarimizdan aldigimiz gibi torunlarimiza akatarabiliriz umarim. Ben bu anlamda ustume duseni yaptigima inaniyorum :)
Iste dis bugdayi menumuz;
- Seftali pureli muhallebi
- Cevizli dis bugdayi
- Zeytinyagli yaprak sarmasi ve kuru biber dolmasi
- Makarna salatasi
- Elma pastası
- Profiterol
- Tiramisu
- Seker hamurlu kurabiye
- Beyaz peynirli kruvasan
- Yalanci su boregi
- Incirli kurabiye
- Hazir yufkadan tepsi boregi
Menudekilerin goruntusu kadar tatlari da harika, daha sonra tariflerini de yayinlayacagim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)