30 Haziran 2012 Cumartesi

Evde Hayvan Beslemek (Uzm. Dr. Anıl Yeşildal)

Evde Hayvan beslemekle ilgili Uzm. Dr. Anil Yesildal' in cok guzel bir yazisini paylasmak istiyorum...Isteyen beslesin, istemeyen beslemesin; ama lutfen artik evde hayvan besleyen insanlara bakis acimizi biraz degistirelim, at gozluklerimizi bir an olsun gozlerimizden cikaralim. Emin Olun biz de en az sizler kadar sagligimiz ve hijyenimizle alakadariz. 




Evde hayvan beslemek deyince maalesef birçok ebeveynin tüyleri diken diken olur. Bunun düşüncesi bile onları acaip rahatsız eder. Bahaneleri hep hazırdır, pis, çocuğumun astım olmasına neden oluyor.
Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar, erken yaşta hayvanlarla temas eden çocuklarda ileride astım tarzı alerjik hastalıklara daha seyrek rastlandığını göstermiştir. O pis dediğimiz hayvanların özellikle de köpeklerin salyalarında çok bol miktarda antimikrobiyal madde mevcuttur. Tıp Fakültesinde Mikrobiyolojiden bir hocamın sözünü hiç unutmam. Hocamız demişti ki “Çocuklar kuduz olmadığı sürece bir köpeğin ısırığından korkmayın, insan ısırığı çok daha tehlikeli sonuçlar doğurur. Çünkü insanın ağzı mikrobik açıdan köpeğe göre çok daha pistir”. Evet özellikle de insanın ağzı içindeki oksijeni sevmeyen anaerob bakterilerin yaptığı yaralar çok daha ağırdır, ciddi komplikasyonlara yol açabilir ve zor iyileşir.
Sonuç olarak tuvalet alışkanlığı geliştirilmiş, aşıları tam, temizliğine ve tüy dökümüne dikkat edilen bir evcil hayvanın sağlık açısından hiçbir zararı yoktur ve olamaz. Geç yaşlarda hayvanla temas edip de direk bu hayvanlara alerjisi tespit edilen ve temas ettiğinde ciddi astım, rinit v.s belirtileri ortaya çıkan çocukları tabii ki bu gruba sokmuyoruz. Bu işin sağlık boyutu, bir de psikolojik yönden katkılarına bakalım.Hayvan besleyen bir çocuk sevmeyi, paylaşmayı ve sorumluluk almayı erken yaştan öğrenir. Hayvan seven bir çocuk ileride insanlara da zarar verebilecek bir kişilik asla gelişitiremez. Evde hayvan besleyen çocuklar yaşıtlarına göre çok daha kolay sosyalleşirler. Çünkü bu çocuklar hayvanlarla kurdukları sıcak ve sevecen iletişim sayesinde paylaşmayı sevmeyi kendilerine güvenmeyi dostluğu ve yardım etmeyi öğrenirler. Ayrıca bu çocuklar besledikleri bu hayvana yiyecek ve içecek verdikleri için ve sağlığıyla yakından ilgilendiklerinden sorumluluk duyguları da çok daha çabuk gelişir.
Tüm bu faydaları göz önüne aldığımızda çocukların bu tür isteklerinin engellenmek yerine, aksine teşvik edilmesinin gerektiği yadsınamaz bir gerçektir.

Kopek Elbisesi Boyle Dikilir- Ilk Dikis Deneyimim





Annem amator bir terzidir. Yillardir kendi sokugumu bile dikemedigim icin en azindan cok kiymet verdigi dikis makinesini kullanmayi ogrenmem konusunda basimin etini yer durur...Gecen yazimda bahsettigim, Surup' umun berbat veteriner macerasiyla kelaynaga donmesinden ve bu durumun kendisini iyiden iyiye rahatsiz etmesinin ardindan kizima bir elbise dikmeye karar verdim ve annecigimin sozune geldim. Aklimda bir suru fikir ve tasarim ucusmakla birlikte dikecek becerim olmadigindan kendi kendime kivraniyorum. ''Surup' a kiyafet dikecegim'' dedigimde, annemin yuzunun aldigi ifade gorulmeye deger. Makasim ve annemin ''Bu da senin dikis kutun olsun'' diyerek belki heveslenirim diye benim icin olusturdugu dikis kutumla sectigim kumasin onunde oturuyor ve bir cirpida, kesecegim yerleri isaretlemeden annemin dur, oyle olmaz demesine kalmadan kumasi tasarladigim gibi kesip biciyorum. Annem ''Ince dikisleri ben yapayim; sen yapamazsin'' dedikce ben daha cok galeyana geliyorum. Oldum olasi ''Yapamazsin'' kelimesi beni cildirtir, yapilmayani yapmaya, olmayani oldurmaya sartlandirir. Oraya buraya sactigim toplu ignelerin ayagima batmasiyla attigim cigliklar, annemin ''oyle degil boyle, ordan degil burdan'' seklinde sert mudahaleleriyle apartmani ayaga kaldirmamizin ardindan, ortaya annemin ve benim gozlerimize inanamadigimiz bir sonuc cikti. Annemin israrla ''Dogru soyle Dileeeek, ben sana daha once dikis dikmeyi ogrettim mi'' seklindeki sorusunu, yeminler ederek ''Hayiiiiiir'' diye yanitliyorum. Neyse, ortaya cikan sonuctan herkes memnun, en cok da Pamuk Kizim Surup...











27 Haziran 2012 Çarşamba

İncirli Kurabiye

İçerdiği incir ile çok besleyici bir kurabiye, özellikle incir yemeyen çocuklar için...Tamam biraz fazla yağlı kabul ediyorum; ama çooook lezzetli.Özellikle benim gibi Ege' li olup, çocukluğunu incir ağacı tepesinde geçirenler, incirin yaşına, kurusuna her türlüsüne ayılıp bayılanlar için..

Malzemeler:
  • 1 paket margarin (250gr.)
  • 1 adet yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 çay bardağı çiçek yağı
  • 1 tatlı kaşığı karbonat
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 12 adet kuru incir
  • aldıgı kadar un
Yapılışı:

İncirleri yumuşayana kadar sıcak suda bekletin. Diğer tarafta, karıştırma kabında yumurta ve şekeri iyice çırpın. Sonra çiçek yağı, tarçın, oda ısısında yumuşatılmış margarini ilave edip karıştırın.ince ince doğranmış incirleri ekleyin. Son olarak ununu ekleyip, kulak memesi yumuşakliğinda bir hamur elde edin. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın. Önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişirin.

Elma Pastası (Apfelkuchen)




1970' li yıllarda Almanya' ya çalışmak için giden gurbetçi bir ailenin kızıyım...Annemin oradaki alman arkadaşlarından öğrenip, sıklıkla yaptığı bu tarifin orjinal adı apfelkucken. En sevdiğim, damak zevkime en iyi hitap eden, pastalardan biri olup, görüntüsü, kokusu ve lezzetiyle, mutfağınızı ve midenizi şenlendireceğine emin olabilirsiniz. Mutlaka denemelisiniz!!!







Malzemeler:
  • 100 gr. tereyağı ya da margarin
  • 125 gr şeker
  • 3 adet yumurta
  • bir çimdik tuz
  • 1 paket vanilya
  • 2 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • 3 yemek kaşığı süt
  • 200 gr. un
  • 3 adet elma
  • pudra şekeri

Yapılışı:

Yumurta ve şekeri iyice çırpın. Oda sıcaklığında yumaşatılmış margarini ekleyin. Ardından diğer tüm malzemeyi ekleyip yağlanmış, düz kek kalıbına dökün.(katı bir hamur oluyor)
Elmaları soyup dörde bölün. Dış taraflarını bıçakla çizin. Çizilen yerler üste gelecek şekilde bastırmadan kek karışımının üzerine dizin.Önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişirin. Fırından çıkarıp, soğuyunca üzerine pudra şekeri serpin.

Köpeğim, Şurup' um, Kelaynağım



Henüz 6 aylık çok sevimli bir white terrierim var. Kendisi alımlı, çalımlı bir kız...Annemin ve artık bir daha kapısının önünden dahi geçmeyeceğim veterinerin ısrarı üzerine, kızım Şurup' un pamuk saçlarını kestirdim, bin pişmanım. Kızımın güzelliğinin zedelenmesini geçtim, psikolojisi çok yara aldı. Köpeği olmayanlar şaşırabilir ama inanın, 10 günde sonra saklandığı sandalye, kanepe altlarından yeni yeni çıkmaya başladı. Hele o yeşil boncuk gözeriyle, utangaç, mahçup ve üzgün bakışları bir daha asla gözümün önünden gitmeyecek. Üstelik tüylerinin kesilmesi sırasında, pembecik cildinin tahriş olup, günlerdir boynu bandajların içerisinde gezmesi de cabası. Veteriner hekim, yaz olduğundan ve bebeklik tüyleri olduğundan kesilmesinin faydalı olacağını söyledi, ancak ben tecrübelerimle söyleyebilirim ki, bu hassas dostlarımız gerçekten tüylerinin kesilmesine üzülüyorlar, kendilerini çıplak ve korunmasız hissediyorlar. Zaten evde beslediğimiz bu küçük köpecikler, tıpkı çocuklar ve yaşlılar gibi sıcak yaz günlerinin öğle saatlerinde dışarıda gezdirilmeyip,  nispeten serin sabah ve akşam saatlerinde belki ince bir tshirt ile gezdirilerek, pekala güneşten daha az etkilenmeleri sağlanabilir. Kısacık olmamak kaydıyla, tüyleri kısaltılıp, düzeltilebilir; ama sakın kelaynağa döndürmeyin onları...

13 Haziran 2012 Çarşamba

Ah Şu Kısır Döngü



Belki güneşten yanmış, belki rüzgardan çatlamış ama illaki heyecandan terlemiş iki elin, tutku ile birleşmesi; birbirini tanımak, anlamak için gösterilen çaba, bir bakışın, bir gülüşün şifresini çözmek için denenen logaritmalar...
Her başlangıç, yeni çabalara gebe. Her başlangıç, bir nihayetin umudu aslında; bu kez teninle özdeş bir tene dokunuyor olmanın umudu. Gözlerine, dudaklarına, yüreğine, hayallerine eş...
Aranan donör bulunduğunda, İlaç kokulu, mavi çarşaflı, soğuk hastane yatağında hissedilen rahatlama...Bir süreliğine bulutlarda süzülme, bir süreliğine pembe, yumuşacık pamuk şekerlerine sarılma ve yine sonunda bulunanın aslında uygun donör olmadığının anlaşılması, çalışma masana geri dönüp, siyah kemik çerçeveli ağır gözlüğünü takıp, masa lambasının soğuk ışığında, iki bilinmeyenli denklemlerine gömülmek...

12 Haziran 2012 Salı

Hünkar Kayığı


Ev yemekleri yapan küçük bir lokantada yediğim bu yemegin lezzetine ve ismine bayılmıştım. Tarifini alamamistim; ama dun evde yapmayı denedim, hemen hemen aynı lezzetı yakaladığımı söyleyebilirim. Siz de benim gibi sebzeleri çok seviyor; ama evde eşinize ya da çocugunuza yediremiyorsanız,
onlara sebze yedirmenin guzel bir yolu bu yemek...

Malzemeler:
(2 Kişilik)
  • 2 adet büyükçe kabak
  • 1 adet bonfile tavuk göğsü
  • 1 adet orta boy soğan
  • zeytinyağı
  • karabiber
  • kırmızı biber
  • tuz

11 Haziran 2012 Pazartesi

Mantarli Tavuklu Krep Borek


Haftasonu denemelerimden biri de bu borek oldu. Bundan sonra favorilerim arasinda olacak bu tarifi sizin de cok seveceginizden eminim.


Malzemeler:
Besamel Sos icin:
  • 2 yemek kasigi un (tepeleme)
  • 2 yemek kasigi tereyegi veya margarin
  • 1,5 su bardagi sut
  • biraz tuz

Seftali Pureli Muhallebi


Yaz meyvelerinin hepsine bayiliyorum. Seftaliye, ozellikle de seftali marmeladina... Seftali puresiyle suslenen bu sutlu tatliyi, cok seveceksiniz, tadi gercekten bir harika ve buram buram seftali kokuyor. Misafirleriniz icin de hos bir ikram olacak...

Malzemeler:
Uzeri Icin:

  • 3 adet seftali
  • 1 su bardagi toz seker
Muhallebisi Icin:

  • 2 cay bardagi un
  • 2 cay bardagi toz seker
  • 1 paket vanilya
  • 1 su bardagi su
  • 5 su bardagi sut
  • 100 gr. margarin


Yapilisi:

Seftalileri soyup, rendeleyin. Uzerine toz seker ekleyip, karistirin. Kisik ateste pureyi yaklasik 7-8 dk. kaynatip, ocagin altini kapatin. Sogumasi icin buzdolabinda bekletin.
Muhallebi icin, un ile toz sekeri tencereye koyup, karistirin. Su ekleyerek unu ezin. Uzerine sut, vanilya, margarin ilave edip, kisik ateste karistirarak, koyulasana kadar pisirin. Kaynamaya basladiktan 2 dk. sonra atesten alin. Bir kek kalibini once suyla islatin ve muhallebiyi koyup, sogumasi icin buzdolabinda 2 saat bekletin. Servis yaparken, muhallebiyi sallayarak ters cevirin, uzerine seftali puresini dokup, servise sunun.

Zeytinyagli Yaprak Sarmasi ve Kuru Biber Dolmasi (Annecikomun Tarifi)







Annelerimizin yaptigi sarma ve dolmalarin tadina doyum olmaz. Her nerede yersek yiyelim, annelerimizin yaptigi, kalem gibi sarilmis sarmalarin yerini hicbirisi tutamaz.
Iste benim annecikomun tombalak ellerinden cikan sarma ve dolmalarin tarifi...


Malzemeler:

  • 1 su bardagi pirinc
  • 1 adet orta boy sogan
  • 50 adet asma yapragi
  • 10 adet kuru biber
  • 4 adet kuru domates(yoksa taze de olabilir)
  • 1/2 cay bardagi zeytinyagi
  • 1 yemek kasigi domates ya da biber salcasi
  • 1/2 demet maydonoz
  • 4 dal nane
  • 1 tatli kasigi tane sumak
  • 1/2 tatli kasigi kuru nane
  • 1/2 tatli kasigi kekik
  • 1 cay kasigi karabiber
  • tuz

10 Haziran 2012 Pazar

Yigit' imin Dis Bugdayi




Calisma arkadaslarimdan birinin oglu, tombul sosisim Yigit'imin dis cikarmasini kutlamak uzere, bizim evde toplandik. Bu yorede "dis hedigi" deniyormus bu kutlamaya. Bebeklerin ilk cikan disinin haslanmis bugdayla kutlandigi bu hos gelenegi, ilk kez universiteyi okudugum Isparta' da gormustum.

Turk gelenek ve gorenekleri, oyle zengin, oyle guzel ki, atalarimizdan aldigimiz gibi torunlarimiza akatarabiliriz umarim. Ben bu anlamda ustume duseni yaptigima inaniyorum :)

Iste dis bugdayi menumuz;
  • Seftali pureli muhallebi
  • Cevizli dis bugdayi
  • Zeytinyagli yaprak sarmasi ve kuru biber dolmasi
  • Makarna salatasi
  • Elma pastası
  • Profiterol
  • Tiramisu
  • Seker hamurlu kurabiye
  • Beyaz peynirli kruvasan
  • Yalanci su boregi
  • Incirli kurabiye
  • Hazir yufkadan tepsi boregi
Menudekilerin goruntusu kadar tatlari da harika, daha sonra tariflerini de yayinlayacagim...